30 Kasım 2010 Salı
Avm'ler Pazar Günleri Kapanmalı
Sayıları her geçen sene artan Avm'ler şehirlerin ekonomik, sosyal yapısını ve kent dokusunu tahrip eder boyuta gelmiştir. En kısa sürede bir önlem alınmaz ise ülkenin büyük bir özveriyle biriktirdiği tasarrufu ve öz kaynakları iş yapamayan Avm'lerde heba edilmiş olacaktır.
Ağızlarını her açtıklarında buralarda binlerce kişiye istihdam yarattıklarını söyleyen yatırımcılar ve buraları pazarlayan kişi ve kurumlar aslında kısa sürede yatırımlarının maliyetlerini çıkarıp, kara geçme arzularını bu argümanın ardına sığınarak gizlemeye çalışmaktadır. Avm'ler, bir kentin yerleşik düzenini kısa sürede alt üst ederek ve sosyal dokusunu bozarak, şehrin açık alanlarındaki, caddelerindeki mağaza ve dükkanlarını iş yapamaz hale getirerek oradaki ticaret erbabının ve esnafın fakirleşmesine, hatta işini kaybetmesine neden olmaktadır. Bu insanların geçindirmek zorunda olduğu aileler de düşünüldüğünde şehrin küçümsenmeyecek bir nüfusu hiç hesapta olmayan bu gelişmeden ciddi zarar görmektedir.
Üstüne üstlük Avm’lere Pazar günleri ve tatil günleri geç saatlere kadar açık kalabilme ayrıcalığının verilmesi haksız rekabet yaratmakta ve sanki açık alanlardaki dükkan ve mağazalara ‘siz kapalı olun ki Avm'ler iş yapsın’ denmek istenmektedir. Hiç bir şey yapılamıyorsa en azından bu adaletsizlik ortadan kaldırılmalı, Avm'ler de diğer işyerleri gibi sabah saat 8:00 de açılıp, akşam (yeme içme, eğlence yerleri hariç) saat 8:00 de ve Pazar ve tatil günleri (yeme, içme eğlence yerleri hariç) tam gün kapalı olmalıdır.
Terazinin bir kefesine kazançlar, diğer kefesine kayıplar konulduğunda kayıplar çok ağır basar. Yeni açılan bir Avm’nin çoğu asgari ücretli, takriben 1000 kişiye istihdam yaratır. Dolayısıyla terazinin bir kefesinde sayıları yüzlerle ifade edilen, ağırlığını yabancı sermayedarların oluşturduğu, kısa sürede kar etmek isteyen yatırımcılar vardır. Bu yatırımcıların amacı o şehrin kalkınmasına ve zenginleşmesine katkıda bulunmaktan çok elde ettiği karları bir an önce ülkelerine transfer etmektir.
Söz konusu şehrin hemen hemen bütün kazancı az sayıdaki iş gücü istihdamıyla sınırlı iken terazinin diğer kefesinde şehirdeki diğer binlerce iş yeri ve işletmede çalışanlar, sahipleri olan esnaf, tüccar, onlardan kira alan mülk sahipleri yani binlerce kişi ve onların aileleri vardır. Bu insanlar birbirinden yaptıkları alışverişlerle hem yardımlaşma ve dayanışma içinde sağlam sosyal bir doku hem de o şehrin yerleşik nüfusunu oluştururlar. Oysa açılan yeni Avm'ye gelen işletmecilerin çoğu yabancı bir markanın İstanbul’daki organizasyonu veya temsilcisidir. Dolayısıyla o şehirde yeni açılan Avm'de satış cirolarından ve kira gelirinden yaratılan artı değer yani kazanç o şehirdeki insanlara değil yabancı işletmeciye ve başka bir şehirde konumlanmış yatırım sahibine aittir. Keza kazancın vergilendirilmesinden doğan gelirden de söz konusu şehir fazlaca bir pay alamaz.
Bu durumda esnafını ve tüccarını, kazancını kaybeden şehir hızla fakirleşmeye başlar. Zamanla bomerang geri döner, kazancını kaybeden şehir nüfusu alışverişi kıstıkça kısar ve açılan Avm'ler de artık iş yapamaz duruma gelir ki şu anda bile böyle onlarca Avm vardır. Bu günkü sayılarıyla bile (279 adet olduğu söyleniyor) birbirini köstekleyen Avm’lerin çoğu birkaç yıl içinde tamamen atıl yatırımlara dönüşebilir.
Avm’ler lehine yaratılan bu ayrıcalıklar ortadan kalktığında Avm'ler iştah kabartan yatırım alanı olmakta
çıkacak, yatırımlar ülke yararına üretim alanlarına kayacak ve bu alanda istihdam gelişecektir ki asıl ihtiyaç da budur. Çünkü sadece tüketime dönük Avm benzeri yatırımlarla çoğu uzak doğuda üretilen markalara büyük bir pazar yaratılmakta bunun da ülkeye faydası son derece sınırlı olmaktadır.
Avm’lerin açılış ve kapanış saatlerinin diğer işyerleriyle eşit hale getirilip bu adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıyla Avm’lerde çalışan insanlara da epeydir ihmal edilen haftada bir gün tatil imkanı sağlanmış olur. AB ülkelerinde haftalık mesai süresinin genellikle 35-45 saat arasında olduğu düşünülürse yapılacak bu düzenleme bir lütuf değildir. Çünkü günde 10 saat mesai süresiyle 6 günde 60 saat mesaiye katlanmak kolay değildir. Neticede çalışan da bir insandır. Onun da kendine ve ailesine ayıracak zamanı olmalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder